Merve Özkaynak, ülkemizdeki en ünlü ve önemli makyaj fenomenlerinden birisidir. Bu yazımızda düşük puanlı ürünlerle Merve Özkaynak’ın nasıl yaratıcı makyajlar yaptığına dair videosunda aktardığı bilgileri bulacaksınız.
Herkese merhaba, ben Merve Özkaynak. Kanalıma hoş geldiniz. Sesim için lütfen kusura bakmayın. Yeni bir video ile karşınızdayım. Bu videoda düşük puan almış kozmetik ürünlerle makyaj yapacağız. Bakalım gerçekten bu kadar düşük puanı hak ediyorlar mı? Deneyerek görelim. Videoya başlamadan önce kanalıma eğer hala abone değilseniz abone olmayı ve oradaki minik zil işaretine basarak bildirimlerinizi açmayı unutmayın lütfen.
Evet arkadaşlar, dedik ki düşük puan almış kozmetik ürünlerle makyaj yapacağız. Bayağı bayağı kötü puan almış ve bayağı bayağı kötü yorum almış ürünler bunlar. Aralarda aslında benim bir veya iki tanesini denemişliğim var. Komple bazından fondötenine, maskarasından farına kadar hepsini tekrar bir deneyimleyeceğiz. Gerçekten ben de bu ürünlere düşük puan insanlar gibi acaba kötü düşünecek miyim? Şimdi ilk olarak baz ile başlıyoruz. Flormar’ın Illuminating Make up Primer Plus. Şimdi bunlarla ilgili yorumları okuyacağım size. Gerçi ekrana da koyacağım bunları ama. Şöyle yorumlar gelmiş arkadaşlar;
“Ürünün kokusu, kalıcılığı ve etkisi inanılmaz vasat.”
“Ürünün varlığı, yokluğu bir. Fondöten fiyatına satılıyor. Bunu almaktansa çok daha kaliteli fondöten alarak amacınıza ulaşabileceğinizi düşünüyorum.”
“Ürünün yağlı cildime iyi geleceğini düşünerek aldım fakat hiçbir etkisi olmadı.”
“Fondöteni de cildin pürüzsüz görünmesini sağlamıyor.”
“Var mı, yok mu belli değil. Kullanıp kullanmama arasında fark yok. Bence almaya değmez.”
Bu arada bu yorumları da hepsiburada, n11 gibi sitelerde tek tek, deli gibi araştırarak buldum. Bakalım, ilk kez deniyorum ben de…. Bence ilk izlenim, sürüşü çok kolay. Su gibi, bakın böyle eridi yüzümde. Biraz bekleriz fondöteni sürmeden önce. İyice bir cilt tarafından emilir. Ben şuanki ilk etki yani şeyi sevdim: bazlar genelde böyle kalın kalın oluyor, yayamıyorsunuz, süremiyorsunuz ya… Bu hemen eridiği için, böyle hindistan cevizi yağı gibi eridi resmen yüzümde… İlk izlenim olarak sevdim ama bakalım. Fondötenin yapısını gerçekten değiştirecek mi? Biraz şöyle dursun bakalım.O arada ben size ten ürünlerinin yorumlarını okuyayım.
L’OREAL Bonjour Nudista aslında renkli nemlendirici, ışıltılı nemlendirici diye geçiyor. Aydınlık veren renkli nemlendirici. %92 doğal kaynaklı içerikler, vitamin kokteyli. Bakalım bununla ilgili ne yorumlar gelmiş?
“Paranızı boşa harcamayın, ürün çok kötü. Nemlendirme ve parlaklık hiç yok.”
“Serum ile nemlendirdiğim halde pul pul oluyor ki benim cildim sorunsuz, normal bir cilt. Olmamış bu ürün” demiş birisi.
“Parlaklık veren nemlendirici diyor ama ne parlaklık oluyor ne nemlendirme. Çok kuru yapısı.”
“Hiçbir şekilde tanıma uymuyor. Ne nemlendirme ne parlaklık yok. Suratıma boya sürsem daha iyi etki bırakır.”
“Markasına güvenerek aldığımda bu kadar hüsrana uğramamam gerekiyordu.”
“Parçalanıyor ve BB krem olma özelliğinden çok uzak.”
“L’oreal markalı ürünlerin genel anlamda iyi olduğunu düşünerek aldım.”
“Hayal kırıklığına uğradığım ürün. Süngerle, fırçayla, el ile sürdüm. Arkadaşlar olmuyor. Olmamış maalesef.”
“Çok kötü, yüzde parça parça oluyor” demiş.
Bu bayağı bir kötü yorum almış baz gibi. Gerçekten o kadar kötü mü? Ben bu ürünü sadece bir sefer yüzüme komple değil de çeneme denemiştim. Tüm gün yüzümdeki performansını açıkçası ben de çok bilmiyorum. Şimdi hep birlikte göreceğiz. Bir ton koyu kalabilir yüzümde bu. Ama yine de idare etti gibi. Yani çok dert değil. İlk izlenim olarak söylüyorum; kapatıcılığı tabii ki az çünkü zaten bu bir aydınlık veren renkli nemlendirici diye geçiyor. Dolayısıyla fondöten gibi bir kapatıcılık zaten beklemiyordum.
Şuraya tekrar iyice bir yayayım. Şeye katılıyorum. Kötü anlamda değil kesinlikle. Hani demiş ya birisi: ‘Mat bir yapısı var’ diye. Evet, gerçekten mat bir yapısı var. Altında aydınlatıcı baz olmasına rağmen mat bir yapısı olduğunu ben bile sürerken zaten fark ettim. Bence bu kadar kötü yorumu hak ettiğini düşünmüyorum. Evet, mat. Belki aydınlık veren parlaklık falan deyince böyle ışıl ışıl, pırıl pırıl. Biraz böyle Mac’in Face And Body’si gibi bir şey hayal ediyor insan. Ben açıkçası bu ürüne bu kadar olumsuz yorum yapıp, kötü puan vermezdim karma ciltli biri olarak. Ama tabii ki beklenti aydınlık ve ışıltı, nem olduğu için insanlar sanırım o şey alamadıkları için o puanı vermişler.
Evet, gözaltı kapatıcısına çok şaşırdım arkadaşlar. Yani dedim ya, bir veya iki tanesini daha önce kullanmışlığım var diye. Göz altı kapatıcısı bu. Maybelline’in Affinitone göz altı kapatıcısı… Ben bunu seviyorum gayet. Şimdi yorumları okuyacağım size, bir de ben kendi yorumumu söyleyeceğim tabii.
“Kurumuş gibi resmen. Hiç memnun kalmadım.”
“Kesinlikle lekelerde etkili bir kapatıcı değil. Aldım ama beğenmedim. Beklediğim gibi çıkmadı.”
Ya şimdi şöyle lekelerde etkili olmasını beklemek zaten çok gerçekçi değil. Bizim genel olarak yaptığımız en büyük hatalardan bir tanesi mor göze direkt concealer’i sürmek. Ya da mor sivilce lekelerinin üstüne direkt concealer sürmek ki daha çok grileştirip lilalaştırıyor. Biliyorsunuz, daha önce konuşmuştuk bunu. Dolayısıyla lekelerde ve göz altında zaten direkt concealer yerine önce renk düzenleyici sürmek gerekiyor. O yüzden beklentisini karşılamaması çok normal ama hangi concealer’i sürerse sürsün zaten çok beklentisini karşılamayacaktır bence bu yorumu yazanın… Kurumuş gibi olana bir şey diyemiyorum.
Belki ürünü satın aldığında kapağının kenarından hava almış olabilir. Ben şahsen bunu seviyorum. Bu yorumları da hak ettiğini düşünmüyorum. Ama şimdi tekrar, en az oyu bu aldığı için o yüzden tekrar bu seriye bunu eklemem gerekiyordu. Hemen şöyle tekrar bir süreyim. Tekrar bir yorumlamış olayım ben de. Yok ya, ben seviyorum bu göz altı kapatıcısını gerçekten. Bir de hafif gevşek bir fırçayla sürüyorum. O zaman süper oturuyor göz altına. Bakar mısınız? Ben bunu seviyorum.
Şimdi arkadaşlar, bu arada sesim için tekrar başta da söyledim, lütfen kusura bakmayın. Onunla da ilgili küçük bir bilgi vereyim size… Uzun zamandır zaten çok fazla sık hasta oluyorum. Takip edenler bilirler beni. Daha önce de söylemiştim, bağışıklık sistemimi güçlendirmeye çalışıyorum aslında. Elimden geleni yapıyorum bunun için ama henüz başarılı olamadım. Umarım başarılı olacağım. Benim ses tellerimde nodül varmış. Bunu da nasıl benim hani iki gözümün arasındaki renk farkını sizler fark ettiniz ve sizler sayesinde doktora gittim.
Yıllar sonra, otuz sene sonra bir gözümün yeşil, bir gözümün mavi olduğunu öğrendim. Ses tellerimde nodül olduğunu da yine bir takipçimden öğrendim. Bir kulak burun boğaz doktoru bir videomun altına, inanın hangisi olduğunu hatırlamıyorum. Şöyle yazmıştı: “Merve, farkında mısın senin nodüllerin var” diye… Dedim ‘Ne nodülü ya? Olabilir mi gerçekten böyle bir şey?’ Çok sık böyle sesim kısılmaya başlayınca gittim doktora. Ben de hakikaten bir KBB uzmanına gittim. Gerçekten de ses tellerimde nodül varmış. Dakikaya çok fazla kelime sığdırmaya çalıştığım için, çok hızlı konuştuğum için ses tellerimde nodül oluştu. Daha detaylı anlatacağım size onu.
Evet arkadaşlar, far. Note’in Luminous Silk Quattro Eyeshadow diye bir ürünü. Dörtlü.
“Renk vermiyor, tavsiye etmiyorum.”
“Yok, iyi değil.” diye iki tane yorum gelmiş buna.
Bakalım. Şimdi şöyle dört rengi var. Pembe, mor, yeşil ve böyle yavruağzı demeyeyim. Deve tüyü gibi rengi. Şunları hep gördük. Deneyeceğiz nasıl olsa. Amaç denemek. O yüzden diyorum ki değişiklik olsun, yeşil sürelim. Ne diyorsunuz? Ben yeşil sürelim diyorum.
“Renk vermiyor” demiş. “Yok, iyi değil” demiş birisi de… Bakalım gerçekten renk vermiyor mu? Aşk olsun ya. Bu mu renk vermiyor? Bu mu renk vermiyor? Arkadaşlar, çılgın gibi pigmentasyonu var! Şimdi, renk vermeyişinin sebebi kullandığınız fırça olabilir mi acaba? Niye diyeceksiniz. Ekip arkadaşlarımdan, çok sevdiğim bir ekip arkadaşım onun da böyle çok sevdiği bir far paleti var Maybelline’in. Lemonade Craze galiba, onu çok seviyordu evet. Ama karıştırma fırçasıyla sürüyordu farı. Karıştırma fırçasıyla sürdüğü için de farın yarısı zaten havalara uçuyor.
Dedim ki: “Sen neden karıştırma fırçasıyla sürüyorsun? Şöyle bir tane oturtma fırçasıyla sürsene.” O gün inanamadı farkı görünce. “Ya, ben hep karıştırma fırçasıyla sürüyordum, karıştırınca da yarısı gidiyordu” dedi. “Rengini beğenmedim” vesaire diyebilirsiniz ama “Renk vermiyor” yorumunu kabul edemeyeceğim şu anda… Çok güzel renk veriyor çünkü… Bayağı yani.
Bu arada konudan alakasız şimdi çok hafif şöyle bir dağıtalım şunu. Bak şimdi, şuna okeyim. Dağıttıkça biraz far açılmaya başlıyor. Benim yorumum da şu olur: “Pigmentasyonu var ama dağıttıkça kesinlikle açılıyor.” Kesinlikle. Erken konuşmamak lazımmış. Şimdi izninizle bir ıslatacağım. Merve style. Bakın, ıslatınca müthiş oldu. Böyle ördek başı yeşili oldu. Çok güzel bir renk oldu. Ama, evet yani. Şu alta da süreceğiz. Evet arkadaşlar, gerçekten far konusunda şu anda ne demek istediğinizi anlıyorum. İlk sürdüğümde çok güzel bir pigment vermişti ama yama yama oluyor. İstediğiniz gibi dağıtamıyorsunuz. Dağıttığınızda parça parça duruyor far… Islattığınızda güzel bir pigment alıyorsunuz ama mesela köşeleri hiç istediğim gibi yapamadım. Çünkü dağıttıkça gitti, dağıttıkça gitti.
Renkli nemlendirici BB kreme gelirsek oksitlendi suratımda… Koyulaştı sürdükten sonra çok ilginç şekilde… İlk sürdüğümde hiç bu kadar renk farkı yoktu yüzümde… Görüyorum şöyle, ağız kenarlarım, boynum falan çok daha turunculaştı. Dolayısıyla göz altlarım beyaz kaldı yüzüme göre… Onun da hiç oksitleneceğini düşünmemiştim. O da şu anda beni bir hayal kırıklığına uğrattı açıkçası…
Şimdi göz kalemini deneyelim. Max Factor’ün Kajal Liner’i. Bakalım bunlarla ilgili, bu ürünle ilgili ne demişler?
“Göz çevreniz yağlı ise 1 saat içinde akanlardan ama göz çevreniz kuruysa bu süre daha da uzar fakat ortalama olarak kaliteli bir kalem değil.”
“Markanın daha güzel ürünleri var. Mesela pudraları ama kalemlerde başarısız” demiş birisi.
“Yağlı bir cilde sahipseniz ya da terleme sorununuz varsa gözünüzde fazla kalmıyor, akıyor.”
“Göz makyajınızı tazelemek zorunda kalıyorsunuz” demiş.
“Ürün çok sert değil, yumuşak bile sayılabilir ama göz kalemi kullanıyorsanız kalıcılık beklemeyin. Hemen akıyor. Göz üstüme sürdüğüm kalemin gözümün altına kadar aktığını görünce hayret ettim” demiş birisi.
Bakalım. Ben şimdi göz üstünde kullanmayacağım çünkü göz üstümde başka bir şey kullanacağız. Bunu göz içime süreceğim. Göz içini aslında güzel boyadı. Sürümü çok kolay. İlk izlenim olarak onu söyleyebilirim. Pigmentasyonu iyi gözüküyor ama tabii ki bakalım. Videonun sonuna kadar kalacak mı?
Şimdi gelelim eyeliner’e. The Balm’ın eyeliner’i. Herkesin çok met ettiği bir eyeliner bu. Şaşırdım açıkçası bu yorumları görünce. Ben çok eyeliner kullanan bir insan olmadığım için ben de zamanında bunu kullandığımda yani, herkes çok beğeniyor. Allah Allah. Herkes beğeniyorsa herkesin vardır bir bildiği dediğim eyelinerden biriydi bu.
“İnanılmaz kötü bir kokusu var. Ayrıca fırçası kalın, sürümü çok zor.”
“Daha önce kullandığım aynı ürün ile pek alakası yok. Fırçası çok kötü, eskiden çok daha iyi bir fırçası vardı. Bir daha almam.”
“Bilseydim çok kötü olacağını almazdım.”
“Gelen ürünün fırçası keçe uçlu, hiç oynamıyor. Sürümü kolay değil. Benim daha önce aynısını mağazadan aldığım ince kıl fırçayla da alakası yok. Alacaklara tavsiye etmem.”
“İlk defa böyle kötü bir eyelinere denk geldim. Sürdüğünüz anda kalıp halinde kuruyor, kalıyor.”
“Gözün üstünde parça parça kaldı. Ne sürülüyor, ne de çıkartılıyor. Ürünü çöpe attım.”
Acayip kötü yorum. Ama dediğim gibi bu YouTuberlar tarafından çok beğenilen bir üründü. Çok met edilen bir üründü. Çok eyeliner zaten sürmeyi sevmediğim için sürdüğümde de ‘wow’ olmamıştım hiç. Bununla kat kat üst üste geçemezsiniz. Yani tek seferde kuyruğunuzu yapıyorsanız yapmanız lazım. Aksi halde üst üste geçtiğinizde parçalanma ihtimali yüksek. Kuru bir ürün gerçekten.
Kaş kalemine geçelim o arada. Sesim iyice kötüleşiyor. Vallahi kusura bakmayın ya. Maybelline’in Tattoo Brow ürününü kullanacağım. Böyle üçlü, microblading kaş yaparmışçasına kaş çizen ürünü.
“Renk pigmenti gerçekten zayıf.”
“Renk pigmenti çok zayıf, asla tavsiye etmem.”
“Tint demesine bakmayın, kalıcılığı normal kalemlerden bile kötü. Dışarıya çıktığımda kaşımdan akarak leke yaptı ve kötü bir renk bıraktı” demiş birisi.
Bakalım. Şimdi kaşı tarayalım önce. Gerçekten far çok kötü duruyor şu anda gözümde. Şuraları şöyle çamur gibi duruyor ya, onları silmek istiyorum bildiğin. Dağıtmadan, gerçekten göz kapağınızda bırakacaksanız okey. Ama dağıttığınızda çamur gibi duruyor. Note’in bu arada başka ürünlerini çok beğeniyorum. Rujları muhteşem, çantamda var. Her markanın her ürünü güzel olacak diye bir şey yok.
L’Oreal markasında da çok beğendiğim ürünler var. Şimdi bakalım, Loreal Paris Brow Artist Xpert Kaş Maskarası’nı deneyelim. Bunu ilk kez deneyeceğim ben de. Böyle keçeli kalemleri ben pek sevmiyorum kaşlarımı doldurmak için. Normalde de. L’Oreal üzerinde konuşmuyorum. Kaşımla aynı renk olmuş Kaşımın rengini bulmuşum. En koyu rengi. Bana kullanımı pratik gelmiyor. Yoksa rengi uydu mu? Uydu. Biraz hafif gri kaldı. Evet, kaş gibi atıyor mu? Atıyor. Ona da hiçbir lafım yok. Ama gri.
Yani ben kaşta daha doğal görünümlü ürünleri sanırım seviyorum. Bu, bayağı kaşınızı boyadığınız belli oluyor. Benim zaten genel olarak tercih ettiğim bir kaş kalemi stili değil gazlı keçeli kalemler. Ve evet, gri duruyor ya. Çok gri duruyor. Biraz yanlış yere attığınızda dediğim gibi silmesi zor oluyor. O yüzden benim kullanacağım bir kaş kalemi değil.
Maskaraya geçelim hemen. Note’in maskarası. Note Ultra Volume maskara.
“Boşuna alıp paranızı çöpe atmayın.”
“Çok kalitesiz bir maskara, tavsiye etmiyorum.”
“Denemek amaçlı aldım ama öyle kirpiklerimi dolgun ya da uzun göstermedi açıkçası… Ultra Volume diye aldım ama öyle ahım şahım değil.”
Bakalım. Fırçasını falan merak ediyorum. Aslında fırçası çok güzel gözüküyor. Tombiş tombiş ve böyle plastik, fiber fırça. Benim en sevdiğim fırça stillerinden ve sürümü aşırı kolay. Yani bence volume vermiyor çünkü volume deyince gerçekten kirpiklerinizin yapısını kalınlaştırması lazım. Aynen duruyor, ince duruyor kirpiklerim. Hatta böyle bir eyelinere ve böyle bir makyaja göre bayağı az kaldı maskara. O yüzden bence bu volume veren bir maskara değil. Günlük kullanılır mı? Kesinlikle kullanılır. Ama volume verdiğini söyleyemem. Ama uzatıyor mu? Evet. Siz de şöyle görün.
Gerçi çok koyu makyajlarda maskarayı görmek zor olur. Şöyle göstereyim yandan. Şöyle göstereyim. Bakın uzattı, tek tek ayırdı ama volume vermedi. Ama yani ‘Berbat bir maskara’ falan diyemem kesinlikle. Gerçekten bakın, takır takır sürdüm. İlk kez açtığım bir maskara. Islak değil. Yapıştırmadı kirpiklerimizi. İnanın tek tek ayırıyor. Görüyorsunuz zaten, bir şey söylememe gerek yok. Tek tek ayırdı. İkinci katı sürelim. Bakalım, belki volümü o zaman yakalarız.
Far gerçekten çok açıldı. Şimdi ikinci katı sürüyorum. İkinci katta güzel oldu. Ama tabii ki pul pul, siyah siyah dökülür mü? Onu göreceğiz, test edeceğiz. Gördüğüm en volume veren maskara falan diyemem. Normal, günlük kullandığım, öyle çok iddiası olmayan maskaralarla aynı ama kesinlikle kötü diyemem. Bayağı siyah. Sürümü aşırı kolay. Haldır huldur sürüyorum bakın. Bir yerime bile bulaşmadı. Maskara gördüğünüz gibi ikinci katta güzel uzattı. Güzel duruyor şu anda.
Ayrıca bknz: Merve Özkaynak Kimdir?
Şimdi, sırada neyimiz var? Göz kaleminin performansı iyi. Belki de göz kapağı için uygun değil. Göz içi için uygun. Çünkü genel olarak zaten yumuşak kalemleri göz kapağına sürdüğünüzde çok bulaşıyor. Çok çıkıyor. Hele de yağlı göz kapağına sahipseniz.
Allığımız var, rujumuz var. Şimdi allıkla ilgili yorumları okuyorum hemen size.
“Buradan almadım ama daha önce kullandım. Asla renk vermiyor, yapısı çok tuhaf. Çöp!” demişler Pastel’in Spring Blush On ürünü için… Çöp demek bayağı iddialı. Açalım, çok da tatlı ya ambalajı falan. İçi de böyle. İçi de çiçek, dışı da aynı. Çok şekermiş. Renk verecek gibi duruyor. Renk veriyor ama kalıcı mı değil acaba? Çünkü bayağı çılgın gibi renk veriyor şuan. Renk vermiyor dediğiniz için bol bol aldım. Heidi olduk! Bu ne? Bu ne?!
Bence renk veriyor. Kalıcı olmayabilir. Dışarı çıktığınızda uçuyor olabilir. Ya da biz genel olarak alıyoruz böyle. Yapıyoruz ya o da işte aynı o far fırçasında olduğu gibi, oturtmadan böyle bastıra bastıra oturtmadığımız zaman uçup gidiyor zaten. Renk veriyor da ben rengini beğenmedim sadece. Çok aşırı turuncu geldi yani. Fazlalığını almak istedim.
Evet, şimdi son olarak rujla devam ediyoruz. Rimmel London Stay Matte Ruj’unu deniyoruz.
“İğrenç.”
“Çok kötü bir ürün. İki rengini aldım bunun, hayatımın en kötü likit rujları diyebilirim. Kokusu da berbat, yapısı da. Dudağınızda sulu boya sürmüşsünüz gibi duruyor, tavsiye etmiyorum.”
“Açık geldi, beklediğim kalitede değildi. Tavsiye etmem.”
Bakalım nasıl? Bendeki rengi 707 numara. Biraz açıkmış rengi. İkinci yoruma katıldım ama bu makyaja olur bu. Rengini sevdim. Biraz yalnız dudağı kapatmıyor. Çok opak değil. Sürümü çok kolay geldi. Kat kat üstünden geçebildim yani. Ama gerçekten kapatmıyor dudağı. Dalga dalga oluyor. Şimdi dursun bakalım bu azıcık. Şöyle bir saçımı, başımı düzelteyim. Son hali bu arkadaşlar makyajın. Düşük puan alan ve haliyle kötü yorumlar alan ürünlerle makyajın sonuna geldik. Hızlıca toparlamam gerekirsei baz bence kötü değildi. Baza haksızlık etmeyelim. Ten ürünü oksitleniyor. Bence, o, en büyük problemi…
Matlık, parlaklık kısmına takılmadım. Oksitlenmesine takıldım sadece. Sonradan cildimde koyulaştı. Göz altı kapatıcısı için dediğim gibi, orada bir talihsizlik olmuş olabilir. Ben bu ürünü çok seviyorum, gayet güzel. Onunla ilgili hiçbir derdim yok. Far, evet. İlk sürdüğümde pigmenti iyiydi, güzeldi dedim ama dağıttığımda parçalandığını gördünüz. Göz kalemi, dediğim gibi yumuşak göz kalemlerini zaten göz kapağına sürmek çok mantıklı olmuyor. Terle ya da göz kapağının yağıyla hemen çözüldüğü için… Ama bence göz içindeki performansı güzeldi. Biraz şöyle köşelere çıktı hafif… Ama çok kötü, berbat, rezalet diyemem kesinlikle… Standart bir göz kalemi en azından ilk izlenim için…
Kaş kalemini ben de gerçekten sevemedim. Zaten alışkın değilim bu tarz keçeli kalemleri kullanmaya… Rengi bana çok gri geldi. Çok hatta yeşile kaçan, aşırı küllü geldi. O yüzden onu ben de sevemedim açıkçası…
Eyeliner çok hoşuma gitti. Normalde kullanmıyordum bu tarz eyeliner… Kesinlikle kuru bir eyeliner, haklısınız. Üst üste geçmek zor. Kuyruk yaptım, olmadı. Bir daha üstünden geçeyim, derseniz kesinlikle parçalanabilir. Ama bence kötü durmuyor şu anda. Bayağı da güzel oldu. Bu tarz böyle dipliner gibi, diplere kullanabilirim. Bu ruju şu an çok iyi anladım. Uzun süre test etmeme gerek yok, zaten gözüküyordur kameradan da… Opak değil. Dudak çizgilerine doluyor, kuru kuru. Bakın kupkuru böyle. Ruj gerçekten iyi değil. Rengi çok hoş. Rengi gerçekten tatlı.
“Allık renk vermiyor” denilmiş. Bence veriyor ama ben rengini sevmedim sadece ki ben şeftali tonları allıkları çok severim. İki rengi vardı. Diğer rengi çok daha kötü olacaktı, bu makyaja hiç gitmeyecekti zaten. Bence renk veriyor kesinlikle. Ama renginin turunculuğunu ben sevmedim. Çok aşırı fazla turuncu geldi. Maskara da bence kesinlikle kötü değil. Bayağı uzattı. İkinci katta çok da güzel durdu. Islak bir maskara olmadığı için kesinlikle kirpiklerimi birbirine yapıştırmadı. Volume verdiğini çok söyleyemem ama uzatıyor. Tek tek ayırıyor. Sürümü çok kolay. Hiçbir şekilde farıma bulaşmadı bile. Haldır huldur sürdüm, gördünüz. Bence maskara kötü değil ya. Maskarayı beğendim ben. Benim yorumlarım bu yönde.
Bu formata devam etmeyi istiyorum. Sizin de yorumlarınızı merak ediyorum. Belki bu benim kullandığım ürünler ve bu yorumları yapan, bu puanları veren kişiler gibi siz de bu ürünleri kullanmışsınızdır. Sizin de yorumlarınızı çok merak ediyorum. Siz ne düşünüyorsunuz? Sonuç bu. Bugün tüm gün boyunca bu makyajla günüme devam edeceğim. Ve tabii ki ilk izlenimlerim dışında günün ilerleyen saatlerinde görüşlerimi de mutlaka sizlere aktaracağım. Söyleyeceklerim bu kadar arkadaşlar. Umarım faydalı bulmuşsunuzdur, umarım keyifle izlemişsinizdir. Tekrar tüm video boyunca bu sese sizi maruz bıraktığım için lütfen kusuruma bakmayın.
Ama bir şekilde de devam etmem gerekiyor içerik üretmeye… Bugünden sonra biraz dinleneceğim. Biraz sesimi dinlendireceğim. Yorumlarınızı merak ediyorum. Bu formatın devamı gelsin mi? Lütfen onu da yazın. Eğer hala kanalıma abone değilseniz şuraya tıklayarak kanalıma abone olmayı ve oradaki minik zil işaretine basarak bildirimlerinizi açmayı unutmayın. Bu video hoşunuza gittiyse lütfen yorumlara yazmayı unutmayın. Ürünlerle ilgili yorumlarınızı da çok merak ettiğimi söylemiştim. Onları da yazarsanız çok sevinirim.
Beni hala diğer sosyal medya hesaplarımdan takip etmiyorsanız hepsi videonun açıklama kısmında. Oralardan da takip edebilirsiniz. Hepinizi çok seviyorum. İzlediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Yeni videolarda görüşmek üzere… Eminim ki birçok geçmiş olsun mesajı gelecektir. Şimdiden çok çok teşekkür ederim geçmiş olsun mesajlarınız için… Kocaman öpüyorum sizi. Yeni videolarda görüşürüz, hoşçakalın!
Merve Özkaynak ile alakalı yazımızı beğendiyseniz, Merve Özkaynak 5 Dakikada Hızlı ve Pratik Makyaj adlı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.