Neden Hapşırıyoruz?
Parlak bir ışığa çıkınca ve ani sıcaklık değişiminde ve hastayken hapşırırız. Peki neden hapşırıyoruz bu konuyu birlikte ele alalım. Hapşırdığımızda kalbimizin durduğuna inandığımız için gelenekselleşmiş olarak çok yaşa deriz. Hapşırık ile ilgili merak ettikleriniz için yazımızı okumaya devam edin.
Hapşırık Nasıl Gerçekleşir?
Hapşırık, genellikle burun mukozasının rahatsız edilmesi sonucu ortaya çıkan bir reflekstir. Hapşırığın nasıl gerçekleştiğini detaylı olarak ele alalım;
Uyaranın Algılanması: Hapşırık, vücuda giren yabancı maddelerin veya tahriş edici etkenlerin burun mukozası veya solunum yolları tarafından algılanmasıyla başlar. Bu uyaranlar, toz, polen, virüsler, bakteriler veya kimyasal tahriş ediciler gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir.
Histamin Salınımı: Burun mukozası, yabancı maddelere karşı savunma mekanizması olarak histamin gibi kimyasal maddeleri salgılar. Histamin, burun mukozasını tahriş eden etkenlere karşı vücut tarafından tepki vermesini sağlar.
Beyine İletilen Sinyaller: Burun mukozasındaki tahriş, beyine bir sinyal gönderir. Beyin, bu sinyali değerlendirir ve hapşırma refleksi başlatılmasına karar verir.
Kas Kasılmaları: Beyin, hapşırık refleksini başlatarak yüz ve göğüs kaslarını hareket ettirir. Bu kaslar, ciğerlere giren havanın çıkmasını hızlandırmak için kasılırlar. Hapşırma anında ciğerlerden gelen hava, büyük bir hızla burun yoluyla dışarı atılır. Bu hızlı hava akışı, burun mukozasındaki yabancı maddeleri ve tahriş edicileri temizler. Hapşırık sırasında ağızdan da hava çıkışı olabilir, bu da hapşırdığınızda ağzınızı kapamamanız durumunda ortaya çıkar.
Yabancı Maddelerin Atılması: Hapşırık sırasında, ciğerlerden gelen hava ile birlikte vücuda giren yabancı maddeler, 40 bin mikroskobik parçacık gibi birçok mikrop, toz veya polen ile birlikte dışarı atılır.
Hapşırık ile İlgili Bilgiler
Hapşırık refleksi, vücuda giren tahriş edici maddelerin temizlenmesi amacıyla başlayan doğal bir savunma mekanizmasıdır. Fotik hapşırma refleksi, bazı insanlarda görülen ve özellikle parlak ışığa maruz kalındığında hapşırma refleksini tetikleyen bir etken olarak bilinir.
İşte ilginç refleksin nedenleri ve olası mekanizmaları şu şekildedir;
Fotik hapşırma refleksi, genellikle parlak güneş ışığına bakma sonucu ortaya çıkar. Işığa doğrudan bakma ya da güneş ışığına ani bir şekilde geçiş yapma, bazı insanlarda hapşırma refleksini tetikler. Bu refleks, özellikle hızlı ve şiddetli hapşırıklarla sonuçlanabilir.
Fotik hapşırma refleksi nedeni tam olarak anlaşılamamış olsa da genetik faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Ebeveynlerde bu refleksin bulunması, çocuklarında da görülme olasılığını artırabilir.
Bir teori, yüzün farklı bölgelerine sinyal gönderen sinirler arasındaki etkileşimle ilgilidir. Trigeminal nevralji olarak bilinen sinirler, burun ve yüzdeki sinyalleri taşırken, optik sinirler gözlerden gelen ışık sinyallerini ileterek göz bebeklerinin büyüklüğünü düzenler. Fotik hapşırma refleksi, bu iki sinir sisteminin bir araya geldiği bir noktada meydana gelebilir.
Fotik hapşırma refleksi, genellikle zararsızdır ancak bazen dikkatsizlikle tehlikeli olabilir, özellikle araç kullanırken güneşe maruz kaldığınızda hapşırmanız gerektiğinde. Bu nedenle güneşli günlerde araç kullanırken dikkatli olmak önemlidir. Hapşırma refleksini tetiklemekten kaçınmak için gözlerinizi güneş ışığına doğrudan maruz bırakmamak veya güneşe çıkarken güneş gözlüğü kullanmak gibi basit önlemler alınabilir.
2016 yılında İspanyol araştırmacılar, fotik hapşırma refleksi olan bireylerin göz kornealarında kalınlaşmış sinirler olduğunu buldu. Bu kalınlaşmış sinirler, trigeminal sinir yoluyla göze ulaşır ve fotik hapşırma refleksini tetikleyebilir.
Ayrıca, DNA zincirindeki timin ve sitozin bazlarının değişimi sonucu gelen mutasyon, fotik hapşırma refleksine neden olabilir. Bu mutasyonlar, gözlerin parlak ışığa maruz kaldığında hapşırma refleksini tetiklemesine yol açar.
Bu faktörler, fotik hapşırma refleksinin altında yatan nedenler arasında yer alır. Fotik hapşırma refleksi, ışığa maruz kalan kişilerin burun ve boğaz bölgelerini tahriş ederek hapşırmalarına neden olabilir. Bu genellikle genetik faktörlere bağlıdır ve kişinin DNA’sındaki baz değişiklikleri veya sinir yapısındaki farklılıklarla ilişkilendirilebilir. Her ne kadar fotik hapşırma refleksi nadir görülse de, bu tür reflekslere neden olan karmaşık biyokimyasal süreçler ve genetik faktörler araştırmacılar tarafından daha fazla incelenmektedir.
Neden Çok Yaşa Diyoruz?
Birçok ülkede ve kültürde kullanılan hapşırık sonrası çok yaşa kelimesi neden söylenir, bu kelime neye dayanır ele alalım.
Hapşırınca çok yaşa benzeri kelimeler her ülkede kullanılır. Her kültürde karşımıza çıkan bu cümlelere bir bakalım.
İngilizce: “Bless you” veya “God bless you” demek, birinin hapşırdığında ona iyi dileklerde bulunmak anlamına gelir. Bu gelenek, Orta Çağ’da inanılan bir kişinin ruhunun hapşırık sırasında bedenden geçebileceğine dair bir inançtan kaynaklanır.
Almanca: Almanca’da hapşırdıktan sonra “Gesundheit” demek, sağlık dileğinde bulunmak için kullanılır. Bu ifade, “Sağlık” anlamına gelir ve kişiye iyi dileklerde bulunur.
İspanyolca: İspanyolca’da hapşırdıktan sonra dile getirilen ifadeler de ilginçtir. İlk hapşırık sonrasında “salud” denir, ki bu “sağlık” anlamına gelir. İkinci hapşırdıktan sonra “dinero” söylenir, bu da “para” anlamına gelir. Üçüncü hapşırdıktan sonra “amor” kullanılır, ki bu “aşk” anlamına gelir. Bu sıralı dilekler kişinin hayatta en değerli şeylerin sırasıyla dile getirilmesi geleneğine dayanır.
Hapşırmanın nedenleri ve anlamları kültürel inançlara ve mitlere dayalı olarak farklılık gösterebilir. Birçok kültürde, hapşırma anında ruhun bedenden çıkabileceğine dair bir inanç vardır. Bu nedenle hapşırdığınızda kişilere iyi dileklerde bulunmak için söylenir.
Hapşırma sırasında kalbin durduğu yönündeki inanç, tıbbi olarak yanlış bir bilgidir. Hapşırma, vücuttaki basınç değişiklikleri nedeniyle gerçekleşir ve kalp ritminde geçici bir değişikliğe neden olabilir, ancak kalbin durduğu anlamına gelmez.
Birçok dilde, hapşırdıktan sonra kişilere sağlık ve uğur dileklerinde bulunmak yaygındır. Bu, kişinin sağlığını koruması ve olumsuz etkilerden korunması amacı taşır.
Bu tür inançlar, farklı kültürlerin ve toplulukların tarih boyunca geliştirdiği geleneksel düşüncelere dayanır. Hapşırmaya atfedilen anlamlar zaman içinde değişebilir ve çeşitli kültürlerde farklı yorumlar alabilir. Ancak tıbbi olarak, hapşırmak vücudun bir koruyucu mekanizmasıdır ve ruhun ya da kalbin gerçekten etkilenmediği bir fizyolojik süreçtir.
Hapşırmanın uykuda gerçekleşmemesi, vücudun kasların ve nörolojik tepkilerin uyandırılması gerektiği bir refleks olmasıyla ilgilidir. Özellikle derin uykuda, yani REM uykusu sırasında, beyin kaslarla ilişki kuramaz ve kaslar normal şekilde tepki vermez. Bu nedenle hapşırmak gibi kaslarla ilgili bir eylem uykuda gerçekleşmez.
Yani kısaca; hapşırma bir koruyucu refleks olarak vücudu potansiyel tehlikelerden korumak için evrimsel olarak gelişmiş bir mekanizmadır. Hapşırdığınızda, bu hızlı hava çıkışı vücudunuzu tahriş edici maddelerden, yabancı parçacıklardan ve zararlı mikroorganizmalardan temizlemeye yardımcı olur. Bu, burun mukozasının ve solunum yollarının temizlenmesine ve korunmasına katkıda bulunur.
Hapşırma, ayrıca solunum sisteminin düzgün işleyişini sürdürmeye yardımcı olur. Bu refleks, vücudu çeşitli çevresel etkenlere karşı koruyan bir savunma mekanizmasıdır.